Genç bir öğrenci, edebiyat dünyasıyla iç içe, kendine özgü bir senaryoya rastladı.Yaşlı, çekici olmayan bir erkek olan akıl hocası, masumiyeti ve gençlik cazibesine tutulmuştu.Aralarındaki etkileşimler her zaman bir arzu imasıyla, sonunda su yüzüne çıkan kaynaşan bir akıntı ile bağlanmıştı.Kader dolu bir gün, kendisini mütevazı meskeninde, beklenti ile kalın havada buluyordu.Kucaklarına oturdukça bedenleri arzu dansına doldukça erkekliğini keşfetmeye başladı, gözleri merak ve özlem karışımını yansıtıyordu.Karşılaşmaları, şehvetin evrensel dilinin bir vasiyetiydi, engelleri ve yaş boşluklarını aşıyordu.Farklı yaşlara rağmen, tutkulu bir kucaklaşmayı, vücutlarını ritim içinde hareket ettiriyor, bir zevk senfonisini paylaşıyorlardı.Karşışmaları, yaş ve görünümü aşan ilkel içgüdülerin, zamanın kendisi kadar eski bir dansın bir kanıtıydı.